Vardır tam merkezinde akrep ve yelkovanı
Bıkmadan ilerler zamana karşı
Yorulmak bilmez, çalışır Allah’ın her yazı, kışı
Boş olmaz yedi yirmi dört yanı başı
Kabul eder gencini, yaşlısını
Her saniyesinde vardır başka bir anısı
Süzüle süzüle yarar iki yakayı
Şırıltısı inletir bütün dağı, taşı
Yeşil rengi andırır yârin kundurasını
Bütün hüzünleri alıp götürür serin yaz akşamları
Yeşil Irmak şahidimdir
Amasya’mın dağları gönlümün sahibidir
Bu dağlar memleketime giydirilmiş zırh gibidir
Her biri birbirinden şahanedir
Amasya’nın baharında sevda bir başkadır
Yâr uğruna dağlar, taşlar yarılır
Şirinle Ferhat’ın sevdası nesillerce taşınır
Bu iki divane kavuşamayınca;
Gönüllerde bir
burukluk kalır.
Vardır büyük büyük yaylaları
Yaylalarında beyaz yün yumakları
Sabahın ilk ışıklarında ötmeye başlar çilli
horozları
Doğaya renk katar Karabaşları
Nazlana nazlana çıkarır dumanını
Ta uzaklardan görülür nazlı salınışı
Demlenildi mi kaynayan suda o muazzam çayı
Müptela olursun, bir yudum aldığında anlarsın
Bu çayda başka bu şehirde
Harşane eteğinde vardır Amasya kalesi
Güzellik katar her bir karesi
En tepeden izleyiverir bu cennet memleketi
Vardır birçok bölmesi, barındırır tarihin sesini
Sultan Beyazıt Külliyesi
Düz düz ovaları vardır
Ovalarında bülbüller şakır
Mis kokulu bağları insanı düşlere taşır
Kan kırmızı kirazı ile elmayı anımsatır
Salkım salkım üzümleri de pek tatlıdır.
Her biri birer inci misali
Dizilmişler yeşil ırmağa
Süslemişler ıssız gecelerde ışıklarıyla
Huzur vermiş, Şehri Amasya’ya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder